Zergelê Katliamı: 1 Ağustos 2015

Standart

Erdal Er

Zergelê, Soranîce de ‘vadinin girişi’ anlamına geliyor. Uzun bir vadinin girişine kurulu köyün sağında Darabi, solunda ise Kapeş Şilera dağları yükseliyor.

Güney Kürdistan ve İran’ı birbirine bağlayan karayolu Zergelê Köyünü ikiye ayırıyor. Karayoluna paralel köyün içinden kıvrıla kıvrıla Sergeli suyu uzayıp gidiyor.

15 gün önce erkendi, 15 gün sonra geçti

Standart

Erdal Er

Bir önceki yıl Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi (NRLS) Rojava’nın Amude kentinde 6-9 Temmuz 2019 tarihleri arasında 1. İnternasyonal ISIS Forumu düzenlemişti. Foruma katılmak için bir grup gazeteciyle birlikte Rojava’ya geçmiştik.

Rojava’da bulunduğumuz süre içinde Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi ile söyleyişi yaptık. Bu söyleyişi dizi halinde Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlandı.

Sayın Ebdi, 19 Temmuz Rojava devrimiyle ilgili şunları söylemişti.

‘Sarhoştum’, ‘kafam bozuldu’, ‘vurdum…’

Standart

Erdal Er

Kürtlerin payına hep ölüm, hapis ve sürgün düşüyor.

Nedeni belli.

Devlet Kürtleri ‘yok edilmesi gereken düşman’ olarak görüyor.

Oysa resmi açıklamalara göre Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘asli’ ve ‘eşit’ vatandaşları.

Bakmayın yazılanlara, yapılanlara bakın. 

Eşitlik sadece kâğıt üzerin de…

‘’La Şi’a ba’de el-yewm’’

Standart

kkkErdal Er

1990-91’de Kuveyt işgalinden dönen yenilmiş dört Irak Cumhuriyet Muhafız tümeni, öfkelerini ve tankların namlularını Şii ve Kürtlerin üzerine çevirmişti.  Nedense Müttefik Kuvvetler bu dört tümene dokunmamıştı.

Saddam’ın tankları 20 Mart 1991 Çarşamba sabahı üç koldan Şiilerin merkezlerinden Necef’e girdiler. Tankların üzerlerinde; ‘La Şi’a ba’de el-yewm’ (Bugünden sonra hiçbir Şii kalmayacak) sloganı yazılıydı.

Okumaya devam edin

‘Vatandaşın’ gazeteci ‘kriterleri’

Standart

ooo

Erdal ER

“Olmadığım kişi için sevilmektense, olduğum kişi yüzünden nefret edilmeyi yeğlerim.”

(Kurt Cobain)

Biliyorum, bu yazıyı okuyan pek çok gazeteci, yazar ve medya yöneticisi alt alta yazacağım kriterlerden hiç hoşlanmayacaktır.

Hoşlanmayacaklar çünkü bakıp aynada kendilerini görecekler. Hoşlansınlar ya da nefret etsinler diye yazmıyorum.

Tam olarak yüzlerine karşı, “maske taksanız da sahtekar, yalancı ve iki yüzlüsünüz” demek için yazıyorum bu yazıyı.

Okumaya devam edin

Erdoğan’ın final savaşı…

Standart

ll

ERDAL ER

Uzun yaz tatili bitti ve işlevi tartışmalı olan Meclis, 27. dönem 3. yasama yılına başladı.
Bu yıl da kural değişmedi; “Cumhurbaşkanı” sıfatıyla konuşan Recep Tayyip Erdoğan, Kürtlere karşı savaş mesajları verdi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin denetiminde bulunan bölgeleri işgal edeceğini açıkladı. Muhalefet partilerinden savaşa destek olmalarını istedi.

Okumaya devam edin

Kürtlerin bitmeyen Birinci Dünya Savaşı

Standart

Erdal Er

Birinci Dünya savaşının galip ve mağlupları; “barış masası” kurduklarında, “kutlama ziyafetleri” Kürtlerdi.

Yemek sofrasından kalkıp evlerine döndüklerinde, heybelerinde, “ganimet” olarak Kürtlerin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri vardı.

Kürtlerin, coğrafyasını, zenginliklerini ve petrollerini babalarının malları gibi birbirlerine hediye etmişlerdi. Kürtlerin siyasi, hukuki, insani hakları yok sayılmış, ülkeleri dörde bölünmüş ve modern dünyanın “siyahları” olarak çağımızın köleleri ilan edilmişlerdi!

Okumaya devam edin

Dersim’den KCK Eş Başkanlığına

Standart

kkk

Erdal ER

2006 yılında Kürdistan dağlarında tanımıştım, Bese Hozat’la. Yedi yıl aradan sonra yeniden kendisiyle buluşmak için Medya Savunma Alanları’nın bir bölgesinden başka bir bölgesine gidiyoruz. Gazeteci arkadaşım Halit Ermiş bize eşlik edecek. İki gerilla eşliğinde yola çıkıyoruz.

Botan ve Cafer adındaki gerillalar ‘yolculuğumuzun iki gün süreceğini’ söylüyor. ‘2 gün’ demeleri beni korkutuyor…

Yokuş çıkıp inmek zor iş. Halit, beni rahatlatmak için ‘yolda bakkal bulursak dondurma alırız’ diyor. İkinci espri Botan’dan; “Eticin de olsun. Dondurmayı üstüne süreriz. Yağmur altında güzel olur.” Mirza; “Bende torak var. Dondurmayla karıştırırız. Tırşık olur…”

Okumaya devam edin

HDP, DAĞA GİDEN GENÇLER VE BÜYÜK YALAN

Standart

ERDAL ER

Türkiye’nin içeride ve dışarda yönetilemediği bir yorum değil, gerçek.

Aslında Recep Tayyip Erdoğan için kriz ve kaos, bir yönetme biçimi. Ancak kriz ve savaş politikalarının da yetmediği ve sonuna gelindiği görülüyor.

Toplumun çoğunluğu atık Erdoğan’ın ‘’vatan-millet’’ nutuklarını inandırıcı bulmuyor.

Erdoğan’da bu gerçeğin  farkında. Çıldırmış gibi sağa sola parmak sallaması bundan.

İktidara ilk geldiğinde demokrasiyi, ikinci döneminde ise ‘’vatan-millet’’ argümanlarını kullandı. Ancak her iki konsept, büyük yalan üzerine inşa edildiği için çöktü.

Muhalefetin giderek tek cephe halinde hareket etme isteği, kendi partisi içindeki başkaldırılar normal yollarla bertaraf edilecek gibi değil.

Okumaya devam edin